İlber Ortaylı’dan Tarihe Işık Tutacak Açıklamalar

Türk tarihine ışık tutan usta tarihçi İlber Ortaylı, son günlerde yaşananlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ortaylı, seçimle iş başına gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğini vurguladı.

İlber Ortaylı, sosyal medya platformu Instagram üzerinden yaptığı paylaşımlarda, darbe döneminde tutuklanan siyasi figürlerin ilerleyen süreçte yeniden iktidara geldiğine dikkat çekti.

Konuya ilişkin olarak Kafa TV’de Candaş Tolga’nın konuğu olan İlber Ortaylı, “Kaos ve karışıklık zamanlarında hapse girenler sonunda iktidara geçerler” dedi. Ayrıca Ortaylı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Saraçhane ve diğer merkezlerde gerçekleşen eylemlere medyanın gereken ilgiyi göstermesini haklı buldu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek veren Ortaylı, “Bu tip zamanlarda hapse girenler sonunda yönetimde yer alırlar. Halkımız, seçilmişlere ve sandığa saygı gösterilmediği takdirde bunu hiçbir zaman unutmaz; en yakın fırsatta cevabını sandıkta verir” şeklinde konuştu.

Tarihçi İlber Ortaylı, Instagram hesabından da şu mesajı paylaştı:

’45 yıl önce darbe döneminde tutuklanan siyasi aktörlerin ilerleyen süreçte yeniden iktidara geldiğine tanık olduk: Demirel, Ecevit, Baykal… Halkımız, seçilmişlere ve sandığa gösterilen saygısızlığı hiçbir zaman unutmaz; ilk fırsatta cevabını sandıkta verir. Zaman geçse de yöntemler değişmiyor. Yeniden tarihi günler yaşıyoruz. Halk, oylarını ve seçtikleri liderleri dikkatle takip ediyor ve mesajını net bir şekilde iletiyor: Seçilmiş olan, seçilmiş yoluyla gitmeli.’

Günümüzde toplumun gergin, gençlerin huzursuz ve geleceğe dair endişeli olduğunu görmekteyiz. Artan siyasi kutuplaşma ve belirsizlik ortamı, genç bireylerde “Ne olacak?” sorusunu daha fazla baskın hale getiriyor. Ülkenin siyasi yaşamı, yerel yönetimlerden merkezi hükümete kadar sadece birkaç bölgede yoğunlaşmış durumda. Bölgeselcilik, yasal olsa da yerel partizan eğilimler ve güçlü bir adamcılığa dayanmasıyla hoş karşılanmayacak bir boyuta ulaşmış durumda.

Peki, diğer şehirlerde yaşayan, yıllarını eğitim alarak, dil öğrenerek ve kendini geliştirerek geçiren gençler ne olacak? Bu gençlerin emeği, umudu ve hakları ne olacak?

Gençlerin geleceği güvence altına alınmalıdır; bürokrasi ve adalet sistemi yeniden halkın güvenini kazanmalıdır. Bunun için büyük bir krizin yaşanmasını beklemek gerekmeyebilir. Gerekli düzenlemeler ve reformlar acilen hayata geçirilmelidir.

Bu konu, bir siyasi partinin, iktidarın veya muhalefetin sorunu değil; doğrudan ulusal bir sorundur. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği söz konusudur. Ve bu husus, hepimizin ortak sorumluluğudur.’